BAHÇELİ ÖCALAN’I MECLİS’E GETİRMEKTE KARARLI

İLK HEDEF ERDOĞAN’I BİR KEZ DAHA CB YAPMAK

BAHÇELİ ÖCALAN’I MECLİS’E GETİRMEKTE KARARLI

BAHÇELİ ÖCALAN’I MECLİS’E GETİRMEKTE KARARLI

Kulaklarına ve gözlerine inanamayıp, acaba “sürçü lisan mı etti?” diyerek şaşkınlıkla gözlerini ve kulaklarını ovuşturanlar bile anladı ki yanlış duymamışız.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Meclis grubunda bir kere daha "Teröristbaşı terörün bittiğini, PKK'nın lağvedildiğini söyleyecekse DEM grubuna gelsin, bunları teker teker söylesin. Umut hakkından da istifade etsin. Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım" dedi.

Bu sözlerin asıl sebebini de ifade etti. Bir bakıma “ağzındaki baklayı çıkardı.”

“Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir? Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır? Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılı'nın inşası için Sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle ve birikimiyle bize göre tek seçenektir."

Bu konuya dair yazdığım 4 yazıda Bahçeli’nin çıkışının iç sebebinin CB Erdoğan’ın tekrar ve belki de ömür boyu seçtirme imkanı verecek bir Anayasa değişikliği yapma arzusu olduğunu vurguladım.

Bu planın sadece Bahçeli tarafından değil Erdoğan ve saraydaki ekibi ile kurgulanmış olduğundan eminim. Bu yüzden Esenyurt belediyesine (ve Halfeti, Batman, Mardin belediyelerine) kayyım atanmasının Bahçeli’nin başlattığı bu süreci durdurmayacağını ifade ettim. Yanılmadığım ortaya çıktı.

********************************

İLK HEDEF ERDOĞAN’I BİR KEZ DAHA CB YAPMAK

Bahçeli son konuşmasında CB Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesi için gereken anayasal düzenlemeyi yapmak hedefini açıkça ortaya koydu.

Bu anayasal değişikliğin yapılabilmesi için DEM Parti oyları gerekli. Öcalan’lı açılıma CHP, DEVA ve Gelecek Partisi’nden bazı milletvekillerinin destek vereceği, AKP ve MHP’nin fire verebileceği de hesaplanmış olmalı.

Peki, Öcalan bu çağrıya uyup PKK’yı lağvetmeyi kabul etmek için ne istedi? PKK’nın dağdaki aktif yöneticileri ve Bahçeli’nin “Öcalan’ın Meclis’teki gölgeleri” dediği DEM milletvekilleri karşılığında ne alacaktır?

İlk Açılım Sürecinde verilen tavizlerin neler olduğunu, Dolmabahçe Sarayı’nda okunan metni hatırlayalım. Bu süreçte de bunlara benzer şeyleri vermeyi göze almış olmalılar.

28 Şubat 2015'te Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile HDP'nin İmralı heyeti arasında yapılan görüşme sonrasında Dolmabahçe Sarayı’nda açıklanan ortak metinde tamamen PKK terimleriyle düzenlenmiş konular vardı.

“Kimlik kavramı tanımı ve tanımlanmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi…”

“Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması.”

“Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa” gibi başlıklarla gizlenen hedef Irak gibi bir devlet yapısı oluşturmaktı.

Süslü lafları bir yana bırakırsak, o zaman PKK sempatizanlarının çekinmeden ifade ettiği gibi istenen şey şuydu:

“Doğu ve Güneydoğu’daki (DEM’in etkili olduğu) illeri Kürtler (PKK) yönetecek, kalan illeri ise Türklerle Kürtler (PKK) ortak yönetecekti.

Şimdi bu aşamaya kadar taviz verilemez. Ama bu hedefe giden anayasal yol açılırsa şaşırmam.

Biz bu filmi daha önce gördük. Fakat bu defa Hulusi Kentmen’in bile kötü adam rolü oynadığı bir senaryo oynanıyor.

********************************

PLAN NASIL İŞLEYEBİLİR?

Bahçeli’nin çağrısından sonra, ROK denilen densiz “Öcalan DEM’in başına geçsin, milletvekili ve parti genel başkanı olsun. Siyaseti Meclis’te yapsın” dedi.

Öcalan ömrünün son döneminde hapisten çıkmayı, Meclis’te siyaset yapmayı isteyebilir. Bu vaatler karşılığı istenilen çağrıyı yapabilir.

Fakat Kandil’deki aktif PKK yöneticileri “esir olduğunu” söyledikleri Öcalan’ın çağrısına uyacak mıdır?

DEM, Bahçeli’nin çizdiği rotaya uyacak ve Kandil ile Demirtaş'ın sözünden çıkacak ve sadece Öcalan'ı dinleyecek midir? DEM’de Kandil’in gölgesi yok mudur?

Eğer PKK, PYD, DEM bağımsız örgütler olsalardı bu sorulara “hayır” diye cevap verirdim.

Fakat bu örgütler üzerinde söz sahibi güç ABD’dir. ABD/ İsrail projesine göre Suriye’de kurulan PKK/PYD devleti kuruluşunu tamamlamak üzeredir.

ABD Türkiye’nin PYD Devletini tanıması ve işbirliği yaparak palazlandırması karşılığı Türkiye’deki PKK terör örgütünü Suriye’ye çekmeyi ve terör faaliyeti yapılmamasını sağlayabilir. (Bunları aynen Irak’taki Barzani Kürdistan’ı kuruluş aşamasında yaşadık.)

İktidar ve ortağının planı, zaten yapmak zorunda kalacakları şeyden (PYD’yi tanımak), içeride iktidarını devam ettirecek ve anayasal düzeni değiştirecek bir fırsat yaratmak üzerinedir.

Bunları, bilgiye dayanarak değil, elimizdeki verileri değerlendirip bir analiz yaparak ifade ediyorum.

Düşünün ki “terör hayatımızdan sökülüp atılırsa ve enflasyon düşürülebilirse” bundan “asrın liderimiz” ve ortağı ne büyük nemalar devşirecek yetenektedirler.

Bu arada PYD devlet kurulmuş olur ve İsrail bu garnizon devlet vasıtasıyla komşumuz olur. Bugüne kadar Suriye’de canlar vermiş, milyarlarca dolar harcamış Türkiye’nin bu fedakarlıkları boşa çıkmış olur. Ama gam değil. CB Erdoğan ve Bahçeli “Türkiye Yüzyılının inşası için” umut olmaya devam eder.

********************************

BAHÇELİ’NİN KONUŞMASINDAN İKİ NOT

Devlet Bahçeli’nin konuşmasında doğru bulduğum ifadeleri de var:

"Sözde Kürt sorunu, insani bir yaklaşım açısından değil, dün Osmanlı İmparatorluğu'nu bugün de Türkiye Cumhuriyeti'ni parçalamak gayesiyle gündeme getirilmiş sipariş bir projedir. Yaklaşık 1,5 asırlık bir mazisi olan sözde ‘Kürt sorunu’, Mezopotamya petrol sahasını ele geçirmeye odaklanmış sömürgeci anlayışın, Türkiye ile Rusya arasında kurmayı planladığı tampon devletin maskesi olarak üretilmiştir.”

****

Buna karşılık hiçbir mantıklı açıklamasını bulamadığım şu sözleri açıklayabilecek bir Türk Milliyetçisi arıyorum:

“İmralı adası Türk toprağı değil midir? Terörist başının, Türkiye Büyük Millet Meclisi DEM Parti grubuna gelmesine itiraz ediliyor da İmralı'da kalmasına niye tepki gösterilmiyor?”

Bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlüsünün tutulduğu hapishane ile “milli iradenin tecelligahı ve adresinin belli olduğu” TBMM’ni aynı görmek nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Ruhittin Sönmez

07 Kasım 2024