Asya’nın Altın Anahtarı: Doğu Türkistan

Türkistan toprakları, tarihin ilk dönemlerinden beri Türklerin ana yurdu, bin yıldan beri de İslam toprağıdır.

Asya’nın Altın Anahtarı: Doğu Türkistan

Çin’in, Doğu Türkistan Politikasını anlatabilmek veya anlayabilmek için, bu ülkenin tarihinin ilk devirlerinden beri ve dünyaya bakışını yani dış politikasını ortaya koymak gerekir. Tarihi M.Ö. 200’lü yıllara (Göktürkler ve Hunlar dönemine) kadar dayanan Türkistan toprakları, tarihin ilk dönemlerinden beri Türklerin ana yurdu, bin yıldan beri de İslam toprağıdır.

Tarih boyunca Türkistan adı ile bir devlet veya hanlık kurulmamış olmasına rağmen, Orta Asya’nın büyük bölümünü oluşturan söz konusu alan, eski çağlardan beri Türklerin yerleşim merkezi olduğu için Türkistan olarak adlandırılmıştır. İki bin iki yüz yıllık geçmişi ile Türkistan toprakları, dünyanın en önemli ve köklü medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. Batıda Hazar Denizi ve Ural Dağları’nın güney kısmına, kuzeyde Sibirya’ya, güneyde İran, Afganistan ve Tibet’e, doğuda Çin ve Moğolistan’a sınır olan Türkistan, oldukça geniş bir sahaya sahiptir.

Asya'nın Altın Anahtarı: Doğu Türkistan 1

yazıiçi

Türkistan’ın toplam yüzölçümü 5.340.066 km2’dir. Bu Türk anayurdunun batısında 5 Türk Cumhuriyeti (Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan) bulunmakta ve Batı Türkistan olarak anılmaktadır. Doğusunda ise 1.824.418 km2’lik yüzölçümü ile Çin’e bağlı özerk otonom bölge olan Doğu Türkistan bulunmaktadır. Özellikle de araştırmacılar tarafından tarihin ilk medeniyet merkezlerinden biri olduğu belirtilen Doğu Türkistan, jeo – stratejik konumu itibariyle Batı ve Doğu kültürlerinin kaynaştığı bir alan olmuştur.

Doğu Türkistan tarih boyunca en büyük medeniyet merkezlerinden birini teşkil eden Çin, Hint, İran, Türk ve Yunan medeniyetleri arasında köprü olma vazifesini görmüş, İpek Yolu’nun odak noktasını oluşturmuştur. Avrupalı strateji uzmanları Asya’nın Kalbi “Pivot of Asia” olarak nitelendirilen bu ülke, jeopolitik ve stratejik konumu, fiziki coğrafyası, tarihi geçmişi, etnik yapısı, kültürel değerleri ve dini inançları ile Türk – İslam dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır.

Asya'nın Altın Anahtarı: Doğu Türkistan 2

Coğrafi Konumu

Doğu Türkistan’ın kuzeybatısı Kazakistan, kuzeyi Altay Cumhuriyeti, kuzeydoğusu Moğolistan, güneyi Çin’e bağlı Tibet Özerk Bölgesi, güneybatısı Keşmir ve Pakistan, batısı Tacikistan ve Kırgızistan ile çevrilidir.

Doğu Türkistan’ın toplam yüzölçümü 1.824.418 km2’yi bulur. Bu yüzölçümü ile Doğu Türkistan Almanya’dan 4, Ürdün’den 3 kat büyüktür. Türkiye’nin yaklaşık 2,5 katıdır. Türk Dünyası’nın Kazakistan’dan sonra ikinci büyük ülkesidir.

Doğu Türkistan’ın üç tarafı dağlardan (Altay dağı, Tanrı dağı, Kakanlı dağ) ibarettir. Ülkenin doğu tarafı kumluk olup, çöllerden ibarettir. Doğu Türkistan’da 320’den fazla nehir, akarsu, dere mevcuttur. Tarım Deryası (2.179 km), İli, İrtış, Manas, Ulungur ve Karaşehir ülkenin önemli nehirleridir. Ülkede irili ufaklı 100’den fazla göl bilinmektedir.

Asya'nın Altın Anahtarı: Doğu Türkistan 3

Tanrı dağlarının doğu yarısında, Bogda Şan ile Kuruk Dağ arasında, Türkistan’ın en alçak noktası oluşturan, büyük istilaların geçiş koridoru olan Turfan Havzası yer alır. Deniz düzeyinin 154 metre altında olup Cungarya’nın kapısıdır, ve çorak Taklamakan Çolü’yle Lop – Nor’un tuzlu topraklarına açılır. Cin Halk Cumhuriyeti’nin Nükleer Uzay Araştırma Merkezi burada bulunur.

Enerji Hazinesi

Doğu Türkistan, yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla dünyanın en zengin ülkelerinden biri olsa da, halkı şu anda dünyada en çok sefalet çeken halklar arasındadır. İpek Yolu ticaretinin sürdüğü yıllarda refah ve kültür seviyesi ile medeniyetinin zirvesinde olan Doğu Türkistan halkı, işlenmeyi bekleyen veya Çin tarafından el konulan tonlarca kaynağı ile eski günlerini özlemle anmaktadır.

Çin Halk Cumhuriyeti topraklarından çıkartılan 148 çeşit madenin 118 çeşidinin Doğu Türkistan topraklarında elde etmektedir. Doğu Türkistan sınırları dahilinde bugüne kadar yaklaşık 5000 noktada maden ocağı tespit edilmiştir ki bu, Çin’in toplam maden ocaklarının zaten %85’ini teşkil etmektedir. Ülkedeki petrol alanlarının yüzölçümü, İngiltere ve Fransa’nın toplam yüzölçümünden fazladır.

Çıkartılan madenler arasında kömür, demir, uranyum, volfram, manganez, krom, kurşun, molibden, çinko, berilyum, lityum, niyobyum, tantal, sezyum, beyaz mika, asbest ve altın sayılabilir. Ülkenin 50 bölgesinde altın yatakları (toplam rezervin 18.500.000 ton olduğu tahmin edilmektedir), yedi bölgede bakır madeni, 32 yerinde kurşun madenleri, 46 bölgede demir yatakları, 5 bölgede de uranyum, 5 yerde Volfram, 13 yerde Kalay, 2 yerde Civa, 6 yerde Amonyak yatakları, 70 yerde kömür madenleri bulunmaktadır.

Asya'nın Altın Anahtarı: Doğu Türkistan 4

Aslında Doğu Türkistan’ın durumu, petrol zengini olup da bu zenginliği kendi kendine özgürce kullanamamaktadır. Bölgenin Çin’e tabi olduğu için, zenginliklerini olduğu gibi Çin’e aktarmak zorunda kalmıştır. Oysa Doğu Türkistan’da 500 noktadan petrol, 30 noktadan da doğal gaz çıkarılmaktadır. Tarım Havzası’ndaki petrol yataklarındaki rezervi 18 milyar ton olarak tespit edilmiştir. Ancak son araştırmalarda bu bölgenin toplam petrol rezervinin 60 milyar ton civarında olduğu söylenmektedir. Bu rezervlerden her yıl 10 milyon ton petrol Çin’e taşınmaktadır. Ayrıca sadece Taklamakan Çölü’ndeki petrol rezervinin 50 milyar ton civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Araştırmalara göre, Doğu Türkistan’da bulunan yaklaşık 2.2 trilyon ton miktarındaki kömür rezervi, Çin rezervinin yarısını teşkil etmektedir. Doğu Türkistan kömürünün kalitesi çok yüksektir, çünkü çok az sülfür içermektedir. Bütün bunların haricinde, İpek Yolu’nun canlandırılması projesi kapsamında olan Doğu Türkistan’ın özellikle Aksu ve Karamay şehirlerindeki doğal gazı, 14 milyon dolarlık boru hattı projesiyle Şanghay limanına taşınmaktadır.

Ayrıca, bölgede 40’tan fazla tuz çıkarılmaktadır. Sadece Kuçar şehri etrafındaki tuz rezervlerinin bile dünya insanlarının 1000 yıllık tuz ihtiyacını karşılayacak miktarda olduğu tespit edilmiştir.

Asya'nın Altın Anahtarı: Doğu Türkistan 5

Çin’in Uyguladığı Zulüm Politikaları

Çinlilerin asimilasyon politikası, Batı Türkistan’daki Müslüman Türk devletlerinin bağımsızlıklarına kavuşmalarından itibaren daha şiddetli bir biçimde uygulanmaktadır. Çin yönetimi, Müslüman Türklerin birbirleriyle olan yakınlıklarını ortadan kaldırmak amacı ile bölgeleri etnik yapıya göre özerk il, özerk ilçe gibi parçalara bölerek halkın birlik ruhunu öldürmeye çalışmaktadır.

Uygurların çoğunlukta olduğu illere Kazak, Kazakların çoğunlukta olduğu illere Kırgız, Kırgızların çoğunlukta olduğu bir ile de Özbek valiler atanarak “boy” farklılıkları ön plana çıkartılmak suretiyle kardeş halklar arasında düşmanlık körüklenmektedir. Çin yönetimi, bir taraftan Han milliyetine mensup Çinlileri Doğu Türkistan topraklarına yerleştirmektedir.

Ayrıca sonradan getirilen Çinli göçmenler verimli bölgelere yerleştirilmekte ve bu bölgelere her türlü hizmet götürülmektedir. Başkent Urumçi’den Karamay’a kadar olan topraklarda beş milyondan fazla Çinli göçmen yaşamakta ve Doğu Türkistan’daki fabrikaların %95’i bu topraklarda bulunmaktadır.

Asya'nın Altın Anahtarı: Doğu Türkistan 6

Oysa Müslüman Uygurların yaşadığı tarihi Kaşgar, Hoten, Artuş, Aksu, Turfan, Kumul, Altay, Çöcek vilayetlerine hiçbir hizmet götürülmemekte, buralarda hiçbir üretim yapılmamaktadır. Doğu Türkistan’da yaşayan Müslüman Türklerin nüfusu uluslararası kamuoyuna olduğundan kat kat az gösterilmekle kalınmamakta; halkın aynı zamanda yoksul ve cahil kalması için çalışılmaktadır.

Stratejik Konumu

Amerikalı bilim adamı Prof. Owen Lattimore tarafından “Asya’nın Kalbi” olarak tanımlanan Doğu Türkistan, Türklüğün Yurdu, Türk Medeniyet ve Kültürünün kaynağıdır.27 Çeşitli dinlerin, medeniyetlerin ve ticaretlerin ortak değişim sahası olmuştur. Modern strateji bakımından denizlerden uzak olması, yüksek dağlarla ve çöllerle çevrili bulunması itibarıyla dünyada ender rastlanan “savunma ve saldırı” merkezidir. Siyasi, ekonomik ve askeri yönden Asya’nın en stratejik bölgelerindendir. Doğu Türkistan doğal kaynakları bu toprakları önemli kılmaktadır.

Çin İstilası

Doğu Türkistanlı Müslüman Türkler, yaklaşık 250 yıldır Çin egemenliği altında yaşamaktalar. Çinliler, bir İslam toprağı olan Doğu Türkistan’a “kazanılmış topraklar” anlamına gelen “Sincang” adını koydular ve burayı kendi toprakları olarak tanımladılar. 1949 yılında Mao önderliğindeki komünistlerin Çin’in yönetimini ele geçirmelerinin ardından, Doğu Türkistan üzerindeki baskılar eskisine oranla daha da arttı. Komünist rejim politikası, asimile olmayı reddeden Müslümanlar’ın fiziksel olarak imha edilmesine yöneldi.

Katledilen Müslüman sayısı korkunç boyutlara ulaştı. 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800.000, 1952-1957 arasında 3 milyon 509.000, 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700.000, 1961-1965 yılları arasında 13 milyon 300.000 kişi ya Çin ordusu tarafından katledildiler ya da rejimin doğurduğu kıtlık sebebi ile ölüme terk edildiler. 1965’ten sonraki katliamlarla birlikte, öldürülen Doğu Türkistanlı sayısı 35 milyon gibi inanılmaz bir rakama ulaştı.

Asya'nın Altın Anahtarı: Doğu Türkistan 7

Halkın hayatta kalabilen bölümü ise büyük baskı ve işkencelere maruz bırakıldı. Doğu Türkistan’ın uzun süre sürgünde yaşayan merhum lideri İsa Yusuf Alptekin, Türkiye’de yayınlanan Doğu Türkistan Davası ve Unutulan Vatan Doğu Türkistan adlı kitaplarında söz konusu baskı ve işkenceleri ayrıntılarıyla anlatılır.

Bu kitaplarda anlatılana göre, Doğu Türkistan’da halka uygulanan baskılar, Sırpların Bosna’da Müslüman Boşnaklara ya da Kosova’da Arnavut çoğunluğa uyguladıklarından farklı değildir. Ülkedeki Çin Mahkemeleri’nin “ceza” yöntemleri de son derece acımasız ve vahşidir. Diri diri toprağa gömmek, öldüresiye dövülen bir insanı çıplak halde karlarda yatırmak, iki bacağından iki ayrı öküze bağlanan bir insanı ikiye bölmek gibi “ceza’lar uygulanmıştır.

Türkiye – Doğu Türkistan İlişkileri

Türkiye – Doğu Türkistan ilişkileri, dönemsel olarak farklılık göstermektedir. Anadolu’unun kapılarını biz Türklere açan dedelerimizin anayurdu olan Doğu Türkistan’la aramızda bağ ara ara hatırlanarak, söz konusu olan zulme sessiz durmasak da 1998 sonrasında zulmü duyurma gayretimiz azalmıştır. 23 Aralık 1998 tarihli ve 1998/26 sayılı gizli genelge ile Türkiye’deki Doğu Türkistanlıların ve Doğu Türkistan zulmünü duyurmaya çalışan kişilerin faaliyetleri sınırlandırılmış, devlet memurlarının Doğu Türkistan kurum ve kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları engellenmiştir.

Asya'nın Altın Anahtarı: Doğu Türkistan 8

Bu dönemde, dışişleri bakanı, başbakan yardımcıları Sincan-Uygur Özerk Bölgesini, Çin Halk Cumhuriyetinin bir parçası olarak gördüklerini ve Çin’in toprak bütünlüğünün korunmasına önem verdiklerini ifade etmişlerdir. Bunları da Çin Halk Cumhuriyetinin, ülkemizde yapılan Doğu Türkistan konferans, panel, yürüyüş vs. gibi hareketlerin artmasından rahatsız olarak, ticari ilişkilerimizi kötü etkileyeceklerini ısrarla söylemeleridir.

Geçtiğimiz yılda dönemin başbakanına Doğu Türkistan meselesi sorulduğunda cevap olarak;
“Bizim bu konuda düşüncemiz çok açık ve net. Çin’in egemenliği, toprak bütünlüğü bizim için çok önemli. Doğu Türkistan soydaşlarımız, kardeşlerimiz var ama teröre bulaşırlarsa, toprak bütünlüğü, egemenlik haklarına açıkça karşı çıkarlarsa biz onlara olumlu bakmayız.” İfadelerini kullandı.

8 Temmuz 2019 tarihinde, Dünyanın en güçlü ekonomisine sahip 22 ülke, imzaladıkları ortak bir bildiriyle Çin’in kuzey batısındaki Sincan- Uygur Özerk Bölgesi’nde (Doğu Türkistan) yer alan toplama kamplarındaki zorla alıkoyma, Müslümanlara ve azınlıklara yönelik hak ihlallerinin bir an önce son bulması için Pekin yönetimine çağrıda bulundu.

Ne yazık ki, imzaları atanlar arasında ABD, İngiltere, Fransa.. varken Türkiye yoktu.
Çin yönetimi bir iki gün içerisinde, yaklaşık 40 ülkenin de imzasıyla Birleşmiş Milletler’e mektup yazarak teröre kaşı mücadelelerinde kendilerine destek verdiğini duyurdu. Birleşmiş Milletler mektubunda yazan işkence, insan hakları ihlalleri gibi ifadeleri iftira olarak yorumladı.

Asya'nın Altın Anahtarı: Doğu Türkistan 9

Çin’in en büyük korkularından biriside Türkiye’nin Doğu Türkistan’a sahip çıkmasıdır. Bunu ülkede ay yıldızlı kıyafet, anahtarlık gibi eşyaları yasaklamasından çok rahat bir şekilde anlayabiliyoruz. Bunun yanında Uygur Türklerini, Türkiye’ye Türk Devletlerine yollayarak “Orada zulüm yok, ben oralıyım” sözlerini ailelerini öldürmekle tehdit ederek veya küçük yaşta kaçırıp asimile ettikleri kişilerle söyletiyorlar.

Türkiye’de yaşayan Uygur Türk’ü birisi Doğu Türkistan’a gittiğinde yanına gelerek akşam şu saatte şurada ol diyorlar. Bunun üzerine dedikleri saatte, dedikleri yere gidiyor. Kendisine Türkiye’de, Doğu Türkistan’da zulüm var diyerek propaganda yapanları tespit et ve bize fotoğraf video at, sana aylık 2500 dolar verelim diyorlar. Türkiye korkularının ne denli büyük olduğunu buradan da görebiliyoruz.

Pekin’e giderseniz, camiye gider namazınızı, Çinli Müslüman olanlarla kılarsınız hiç kimse bir şey demez. Çünkü ülkede Müslüman olmak suç değil, Türk’sen ve Müslüman değilsen az da olsa göz ardı edilebilirsin ama hem Türk hem de Müslümansan teröristsin.. Türkiye’de Müslüman Türk milletinin kurtuluşu olarak görüldüğü için Çin’de ayrı bir korku oluşturuyor.

Çinlilerin en sevmediği sözle yazıma son vermek istiyorum;
“YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ DOĞU TÜRKİSTAN”

Asya'nın Altın Anahtarı: Doğu Türkistan 10

KAYNAKÇA

İsmail Şentürk, 1980’den Günümüze Türk Yazılı Basınında Doğu Türkistan
İsmail Cengiz, ”Doğu Türkistan’ın Yer Altı ve Tabii Zenginlikleri”, Doğu Türkistan Sesi
Metin Önel, Çin’in Etnik Politikaları Çerçevesinde Doğu Türkistan Sorunu
www.doğuturkistan.com
İsmail Cengiz “Doğu Türkistan’ın Hukuki Durumu Ve Temel Sorunları” , Yeni Türkiye Dergisi, 1997 sayı 16
www.independentturkish.com

https://www.diplomatikstrateji.com/asyanin-altin-anahtari-dogu-turkistan/?fbclid=IwAR0bXRQrk2ccZY0KgJXq8TMG2q1KFqBoP-yI6xdyBS68zlKCKq1kfNg0X0A