Sonraki İçerik
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 18, 2020 0
Editor Temmuz 1, 2020 0
Editor Temmuz 4, 2020 0
Editor Haziran 15, 2020 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 31, 2024 0
Editor Mart 26, 2024 0
Editor Ocak 28, 2020 0
ülkücülerin taş medrese genel başkanıydın
Editor Ekim 7, 2020 0
Yoğunlaşan nüfus nedeniyle şehirlerdeki hareketlilik her geçen gün artıyor.
Editor Ocak 1, 2021 0
Antik kentin kuşatmalara uzun süre dayanması için sarnıçlar şehrin tepelerine inşa...
Editor Ocak 1, 2020 0
Barney Angliss, hayatının büyük bölümünü topluma uyum sağlamaya çalışarak geçirdi....
Editor Ekim 13, 2021 0
Rahmetli Mesut, İnciraltında Eczacılık Fakültesinde okuyordu
Editor Nisan 18, 2021 0
Ecoplas, Toyota Tarafından Avrupa Bölgesel Katkı Ödülü’ne Layık Görüldü!
Editor Temmuz 6, 2020 0
Türkiye Barolar Birliği başkanı Metin Feyzioğlu’ndan başka kimse açıkça teklifin...
Editor Mart 21, 2020 0
Ajans Press’in, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)verilerinden elde ettiği bilgilere göre
Köşedeki ayakkabıcı bağırdı.” Adam düştü! Örtüp saracak bir şey” dedi. İyi bir meşguliyet için balkondan bile atlayabilirdim. Bu trajedinin ortasında aklımdan bunun geçmesinden dolayı da “rezilsin olum sen” dedim. Fırlayıp yatağımın altındaki battaniyeyi kapıp bir solukta adamın başında bittim. Adam yaşıyordu. Sağ kolunu ancak hafifçe oynatabiliyordu ama sol koluyla daha rahat şekilde yukarıyı işaret ediyordu. Sarmaya çalıştım ama elini çıkarmaya çalıştı. Gözlerinin medet beklercesine benim gözlerime kitlenmesini umdum ama o, eliyle işaret etmeye çalıştığı yöne; yalnızca yukarı bakıyordu. Bir an bana döndü. O an göğsündeki kanı farkettim. İnsanlar ambulans, taksi beklerken o kalabalığın içinde sanki sadece ikimiz kalmıştık. Dudaklarını araladı. Ölmek üzere olan bir insanın son sözleri..nerden baksan şairane..eğildim. Belli belirsiz “yaz” dedi bana. Bir anda her şey daha da derinleşmişti. Ölmek üzere olan çaresiz bir adam bile beni hikayesine tutup çekmekle kalmıyor “yaz” diyor ve beni esrarengizin kölesi kılıyordu. "Şu aciz adam senden kudretli olum" dedim. Katmerli bir rezilsin.. Sonra tekrar gözüme baktı. Yine eğildim. Bu defa “yasssszz” benzeri hırıltılı bir sesle karışık bir kelime etti. Hançeresinden çıkan anlamsız ifadeler diye düşünürken “….rim ambulansını” deyip ayakkabıcı bir taksiye atıp götürdü.
Akşam ayakkabıcıya uğradım. Şükrü abi ne oldu adama dedim. “Bilmiyorum ki birader; Bozyaka acile götürüp bıraktık” dedi. Adam “yaz” demişti. Kim bilir ne kadar önemli bir şey diyecekti. Ölüm döşeğinde Einstein’in başına Almanca bilmeyen bir hemşire koymuşlar efsanesi aklıma geldi. Annem ertesi gün bakkaldan Yeni Asır gazetesiyle geldi. Ölüm cazip bir merak uyandırıcıydı. Açtım. Üçüncü sayfanın altında fotosuz, minik bir haber: “Eşrefpaşa’da bir inşaatta işçiler arasında çıkan kavgada Yasin …. Mecid ….’nı göğsünden bıçakladıktan sonra aşağı attı…” bir kez daha okudum: Yasin Yasin Yasin Yasssszzz yazzz yassszzz.
Mecid yukarı bakıyordu allah kahretsin! Adam yukarı bakıyordu..Gazetenin köşesini iki tırnağımla sıkarken annemin kristalimsi sesi geliyordu mutfaktan: “Oğlum kaç kere dicem şu çiğdemi tuzsuz al diye.”