Almanların Çanakkale'de Amacı Neydi ?

"Çanakkale'de biz Almanlar için mi öldük?"

Almanların Çanakkale'de Amacı Neydi ?

Almanların Çanakkale'de Amacı Neydi ?
"Çanakkale'de biz Almanlar için mi öldük?"
18 Mart'ta Boğaz'a yapılan büyük saldırı ile yeni bir cephe olacağı kesinleşen Çanakkale'yi savunmak ve dolayısıyla Başkent'i, savunmak için kurulan bir ordunun başına bir Alman'ın getirilmesidir. Bu kişi Alman İslah Heyeti Başkanı'dır. 14 Aralık 1913'de İstanbul'a gelir, atama tarihine kadar olan ilişkilerinden aslında Osmanlı yönetimi pek hoşnut değildir, bazı sorunlar çıkarmış ve geçimsiz bir kişiliğe sahiptir. Emrinde çalışan Alman'lar Liman'ı şöyle tanımlarlar: "Almanya'da kolordu komutanlığı için uygun görülmeyen biri; nasıl biri olduğu, emrinde hizmet edecek iyi kimseleri kaçırtacak kadar Alman ordusunda bilinir; yabancı koşullara uymakta yeteneksizdir; çok gururlu ve çok kuruntulu öfkeli bir adam; karakter bakımından büyük makamlar için yetişmemiş; nezaketsiz ve kaba".(Jehuda L. Wallach, Bir askeri Yardımın Anatomisi, Gnkur. ATASE yayını, 1985, s.121-122.)Liman Paşa, başlangıçta Harbiye Nazırı, savaş başlayınca Başkomutan Vekili olan ve kendisinin de amiri durumunda olan Enver Paşa'ya tam itaat etmiyor, kendisini daha büyük görüyordu. Böyle bir ortamda Enver Paşa kendisini uzaklaştırmak istemiş olabilir. Çünkü savaş başlamadan önce Türk Harbiye Nazırlığında Liman'ın Almanya'ya iadesi ve yerine Goltz Paşanın gelmesi tartışılır.5 Ve sonunda Goltz Paşa gelir ama Liman da yerinde kalır. Bu da gösteriyor ki, olaya Türk tarafından baktığımızda, geçimsizliğinden dolayı Liman'ın uzaklaştırılması için bu atama yapılmış olabilir kanısı doğuyor. Ancak olaya Alman tarafından baktığımızda işin şekli değişiyor. Enver Paşa Liman Paşa'ya savaşın ilk aylarında Kasım 1914'te ve Sarıkamış Harekatı'ndan sonra Şubat 1915'te, iki defa Kafkas Cephesi'ndeki 3. Ordu Komutanlığını önerir.6 Liman Paşa reddeder. Aynı Liman Paşa, Mart 1915'te görev Çanakkale'de ordu komutanlığı olunca, kendi ifadesiyle "derhal müspet cevap verdim"(Liman Van Sanders, Türkiye'de 5 yıl, Burçak Yayınevi, 1968, s.76.77) olur. İşte buradaki soru şudur : Türk Başkomutanlığı, kendisine iki kere ordu komutanlığı önerdiği ve hayır yanıtı aldığı bir kişiye; ki bulunmaz Hint kumaşı değildir; üçüncü kez neden öneri yapıyor? Kafkas Cephesini iki kez reddeden Liman Paşa nasıl oluyor da konu Çanakkale Cephesi olunca hiç düşünmeden "derhal" kabul ediyor?Çanakkale Muharebeleri'nin başlangıcında; Boğaz tahkimatında önemli görevlerde Almanlar vardır; Arıburnu ve Seddülbahir bölgelerinde Alman yoktur ama Kumkale bölgesinde iki tümenli kolordunun komutanı ve tümenlerden birinin komutanı Alman'dır. Mayıs 1915'ten itibaren Alman komutanların sayıları artar. Seddülbahir bölgesinde 2 tümen komutanı; 2 grup komutanı; 1 kolordu komutanı; Arıburnu ve Anafartalar bölgesinde 5 tümen ve 2 kolordu komutanı; Saros bölgesinde ordu komutanı Alman olur. Ayrıca kolordu, grup ve tümen kurmay başkanlıklarında ve topçu komutanlıklarında Alman subaylara görev verilir(İsmet Görgülü, Çanakkale Zaferi Üzerine Alman İddiaları, Atatürk Arş.Merk. Dergisi sayı 25, 1995)Bu görevlendirme doğal görülebilir. Çünkü müttefiktir, beraber savaşılmaktadır. Ama benzer yoğun görevlendirmeyi aynı dönemde aktif olan Kafkas, Filistin ve Irak cephelerinde göremiyoruz. 1915 yılında, Kafkas Cephesi'nde biri Ordu Kurmay Başkanı, biri Tümen Komutanı olmak üzere 2 Alman(İsmet Görgülü, 10 Yıllık Harbin Kadrosu, TTK. 1993,s. 112-113), Filistin cephesinde biri Ordu, biri Kolordu Kurmay Başkanı, biri Tümen komutanı olmak üzere üç Alman(İsmet Görgülü, 10 Yıllık Harbin Kadrosu, TTK. 1993,s.140-141 )komuta kademesinde bulunurken Irak cephesinde hiç Alman subay göremiyoruz.(İsmet Görgülü, 10 Yıllık Harbin Kadrosu, TTK. 1993,s. 162-163)Bunlar Almanların Çanakkale'ye özel bir önem verdiklerini, Çanakkale'deki harekatı kendi düşüncelerine göre yönetmeye kararlı olduklarını, Türklere bırakmaya niyetli olmadıklarını gösteriyor.Atatürk'ün Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale ve sonrasında iki buçuk yıl Kurmay Başkanlığını yapan İzzettin Çalışlar, günlüğüne şu notu düşmüş:
" 31 Mart 1915... 5. Ordu Kumandanı Liman Paşa, Sahil Müfettişi Usedom Paşa, Donanma Kumandanı Merten Paşa, Anadolu tarafındaki Kolordu Kumandanı Weber Paşa, Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa, Üçüncü Kolordu Kumandanı Esat Paşa.Almanlar Boğaz müdafasında emir ve kumandayı tamamen ellerine almak istiyor gibi gözüküyorlar"(Atatürk'le İki Buçuk Yıl, Orgeneral İzzettin Çalışlar, Yay haz. İ. Görgülü- İ.Çalışlar, Yapı Kredi Yayını, 1993,s.34)
1927 yılında basılan, Alman arşivinin "Grosse Krieg" (Büyük Harp) isimli eserinin 9. cildinde, Çanakkale Muharebeleri anlatıldıktan sonra değerlendirme bölümünde şu ifadelere yer veriliyor:
"Çanakkale seferi 1915 yaz ve sonbaharı süresince bir çok düşman kuvvetlerini bağlamış ve (Avrupa) Batı cephesinden uzak bulundurmuştu. Buna karşı kullanılan Alman kuvveti hemen hiç idi. Türkiye, Alman Batı cephesine esaslı surette yardım göstermiş bulunuyordu.
İngilizler tarafından 410.000 ve Fransızlar tarafından 79.000 asker olmak üzere yarım milyon asker Çanakkale'ye karşı kullanılmıştı. Sekiz ay devam eden muharebelerde düşman 252.000 askerden fazla zayiat vermişti...
Liman Paşa'nın kararlı yönetimi de zaferde çok etkili oldu. Kendisine bu vazifesinde 500 Alman subay, memur, astsubay ve asker de yardım etmiştir. Bunlar kara ordusunda ve müstahkem mevkide çeşitli yerlere dağılmış bulunuyordu".
Türkiye'nin Çanakkale Muharebeleri Alman Avrupa Batı cephesine önemli düzeyde yardım etmiş olması, dolaylı bir sonuç gibi gösteriliyor. Oysa, bu dolaylı bir sonuç değil, Çanakkale Muharebeleri'nden Almanların beklentisi idi. Çünkü, muharebeler incelendiğinde, buradaki Alman komutanların muharebe öncesinden itibaren bu düşünceye sahip oldukları, muharebeleri de bu düşüncenin gerçekleşmesini sağlayacak şekilde yönettikleri görülüyor. Onlar için önemli olan Gelibolu Yarımadası'nı düşmandan temizlemek değil, buraya daha fazla İngiliz ve Fransız kuvveti çekebilmek idi. Sıkışık durumda bulunan Avrupa'daki Alman Batı cephesi ancak bu şekilde rahatlatılabilirdi. Liman Paşa'nın savunma planı ve uygulamaları ile diğer Alman komutanlarının yönetimleri, bu kanıyı doğuruyor.
Ve diyoruz ki, Çanakkale Muharebeleri'nin yarım milyon İngiliz ve Fransız kuvvetini Avrupa Batı Cephesi'nden uzak bulundurması ve bu bölgeye bağlaması ile Alman Batı Cephesi'nin rahatlaması, bu muharebelerin bir sonucu değil, Alman açısından bir amaç idi. Almanların " Çanakkale' de niyeti de bu amacın gerçekleşmesi idi.(Balkan ve Türkiye'de Büyük Harp, çev. E. Yb. Nihat, 95 sayılı Askeri Mecmuanın Tarih Kısmı, İstanbul 1934, s.60-61.)
Çanakkale'de Türk savunma planları değişmseydi ,muharebe belki bu kdar uzamayzacaktı.O kadar insan canından olmasına sebeb Liman paşadır.Ordu komutanı olarak bu yetkisini kullandı .Arıburnu ve Seddülbahir gibi asıl çıkarmaların yapılacağı bölgeyi savunmakla görevli Tümen Komutanı Albay Halil Sami'nin itirazlarına rağmen , hatta bütün komutanlar ve hatta Başkomutanlığa rağmen sonuç değişmedi.(Liman Paşa kıyıları boşaltma, düşmanın çıkmasına izin verme kararı)Senin coğrafyanda bir başkasının verebildiği bir karar ne kadar güvenilir olabilir di.Bu da ayrı bir mevzu tabii ki. Liman Paşa'nın 31 Mart'ta değiştirdiği savunma şeklinin esası; kıyılar hattı gözetleme postaları ve güvenlik karakolları ile örtülecek; yani kıyıda savunma yapılmayacak, kıyıdakiler düşmanın nereye çıktığını haber verecekler; tümenlerin büyük kısımları, düşman donanma topçusunun etkili menzili dışında toplu bulundurulacaktı. Bunun gerekçesi de; çok üstün olan donanma ateşinden korunmak, geniş bir cephenin her yerine yetmeyen kuvvetleri serbest manevra olanakları içerisinde kullanabilmek, savunmaya oynak ve esnek bir nitelik vererek etkinlik kazandırmaktı(Türkiye'de 5 Yıl, s.81; Çanakkale Cephesi 2.Kitap Amfibi Harekât, s.441-443 (5.Ordunun Başkomutanlığa 26 Mart tarihli telgrafı))
Muharebe gerçekten Atatürk'ün tasavvur ettiği şekilde cereyan etmiş, karşı taraf planını bu mantık üzerine kurmuş, Atatürk'ün değerlendirdiği yerlere çıkmış, Seddülbahir bölgesini asıl çıkarma yeri olarak seçmiş, Atatürk'ün önemle üzerinde durduğu Alçıtepe'yi ilk günde ele geçirmeyi planlamış; Kabatepe-Arıburnu bölgesini Seddülbahir'deki harekâta yardım için kullanmış, iki koldan Boğaz tahkimatını ele geçirmeyi hedeflemişti. Saros, Kumkale ve Beşiğe bölgelerini aldatma ve gösteri için kullanmıştı.
İşte Liman Paşa'nın yapması gereken buydu ve son derece basit bir muhakeme idi. Düşmanın amacı ve hedefi nedir, bunu gerçekleştirmek için nerelere çıkabilir? Bu iki sorunun yanıtı, problemi çözüyor ve her yer çıkarma yeri olmaktan çıkıyor, elde Arıburnu ve Seddülbahir bölgeleri kalıyor.
Çok ilginç olan bir konu ki maalesef Liman paşa 18 Mart Zaferin'den sonra Gelibolu'ya gelerek yaptığı ilk iş Mustafa Kemal Paşa'nın planlarını değitirmek oluyor . Bizim için Çanakkale önemlidir çünkü başkent ve Anadolu tehdit altındadır .Almanlar için bunun bir önemi yoktur.Almanya için önemli İngiltere ve Fransa ile savaş halinde olduğu batı cephesidir. Buna ek Rusya ile de bir cephesi vardır .O halde amacı ne ? Elbette ki İngiliz ve Fransız kuvvetlerini oyalamak ,kendine zaman kazanmak .Almanya ile ilişkiler maalesef Çanakkale'den önce başlar ki ordu bile Alman modeline göre şekillendirilir.Bir ülkenin ordusu başka bir ülkeye hangi güvenle teslim edilebilir ki ? Osmanlı neden yıkıldı diye düşünenler bunu iyice bir araştırsın.Sen ordunu bile bir yabancıya teslim etmişken nasıl yenilenmeyi düşünebilirsin ki ?Herşeyin hesabı önceden yapılmıştı ,hesaba katılmayan bır şey vardı ki en büyük gafletleri de o oldu.Gazı Mustafa Kemal ATATÜRK.
18 Mart Çanakkale Savaşı sadece deniz savaşından ibaret değildir.8,5 ay siper savaşlarımız olmuştur.Atatürk Sofya'da görevli iken kendisi Şubat ayında açılmış olan Çanakkale Cephe sinde görev istemesi bunun başlangıçta red edilip ,ısrar ile İstanbul'a gelmesi üzerine kendisine 19 .Tümen komutanlığı tebdil ediliyor.Peki 19 .Tümen kimlerden oluşuyor ?Eğitimsiz ve depocu askerlerin oluşturduğu bir birliktir.Atatürk'ün görevi kıyıları korumaktır.18 Mart Deniz Zaferi Kahramanı da CEVAT ÇOBANLI'dır.
Arıburnu'na yapılan çıkarmada hiçbir komutandan emir gelmiyor.Günümüzde içinde nefret besleyenler iyi okusun burayı ..Atatürk emir almadan (emir beklediği Esat paşa ve Liman paşa))kendi öngörüsü ile 57 .Alay eğer ki Conkbayırı'na gitmeseydi ,Arıburnun'dan çıkan Anzak kuvvetleri ile çarpışmasalardı şu an böyle bir buyük zaferin adını bile bilmeyecektik.Mustafa Kemal, 7 Ağustos 1915’te saat 05:05’te, Kuzey Gurubu Komutanlığı’na yazdığı raporda: “Düşman gece yarısından başlayarak topçusuyla şiddetli ateş altına aldığı 18. ve 27. Alay cephelerine, saat 04:30’da hücum etmişse de Tanrı’nın yardımıyla ağır kayıplar verdirilerek hücum sonuçsuz bırakılmıştır.” demiştir.
Liman paşa bu arada nerede diye soru geliyor aklınıza, evet paşa düşmanın çıkmasını beklediği yanlış tahmin ettiği Bolayır, Saroz körfezinde çıkarma bekliyor hala ..Şunu da belirtmeliyim ki hiçbir şekilde bir alman askeri sıcak savaşın içinde savaşmamıştır.
Muharebe sırasında, niyetlerini gerçekleştirme amaçlı olduğu açık şekilde anlaşılan, pek çok uygulamaları vardır. Bunların benzer şekilde irdelenmesi, bir kitap kapsamındadır ve bunun da yapılması gereklidir.
Çanakkale Muharebelerinde Almanlar kendi çıkarlarına göre harekatı yönlendirmiş ve yönetmişler. Bunu yaparken müttefikleri olan Türkleri dikkate almamışlar, sadece niyetleri uğruna kullanmışlar. Ulaşılan bu gerçek devamında bir soru daha doğuruyor:

Akcan Mir
..Yrd. Doç. Dr. İsmet GÖRGÜLÜ
Başkent Üniversitesi
...Sinan MEYDAN

Görüntünün olası içeriği: 2 kişi, oturan insanlar