AHMET TEVFİK OZAN-ABDURRAHİM KARAKOÇ-KAYSERİ-ELİF TV-1990 LI YILLAR.. VİDEO

Sarı saçlarına deli gönlümü Bağlamıştın, çözülmüyor Mihriban

AHMET TEVFİK OZAN-ABDURRAHİM KARAKOÇ-KAYSERİ-ELİF TV-1990 LI YILLAR.. VİDEO

Kahramanmaraş’a bağlı Elbistan ilçesinin Celâ köyünde (1991’de ilçe olan Ekinözü) doğdu. Günümüz şair ve yazarlarından Bahattin Karakoç’un kardeşidir. Babası çiftçilikle uğraşan, hece vezniyle halk şairleri tarzında şiirler de yazan Ümmet Efendi, annesi Fadime Hanım’dır. Abdürrahim ilkokuldan sonra imkânsızlıklar yüzünden öğrenimine devam edemedi. Bir süre köyünde marangozluk ve çiftçilik yaptı. Ekinözü belde olunca 1958’de muhasebeci olarak belediyede görev aldı. 1981 yılının Mart ayında emekliye ayrılıncaya kadar bu görevini sürdürdü. Ardından Ankara’ya yerleşti. Burada şiir çalışmaları yanında bazı gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yaptı. 7 Haziran 2012 tarihinde öldü ve Ankara’da Bağlum Mezarlığı’nda Şeyh Abdülhakim Arvâsî Türbesi’nin yanına defnedildi.

Şiir zevkini Balcı Fakı diye tanınan ve halk şiirleri söyleyen dedesi Mehmet Efendi ile babası Ümmet Efendi’den alan Karakoç, Türk halk şiiri geleneğine sahip bir ortamda büyümüş, küçük yaşlardan itibaren şiir yazmaya başlamış, ilk şiirleri 1955’te Elbistan’da çıkan Engizek gazetesinde yayımlanmıştır. Halk şiirinin tükendiği, tıkandığı yerde şiirini yeni hayallerle oluşturarak saz çalmadığı halde âşık tarzı Türk şiirinde âdeta yenilikler yapmıştır. Bilhassa “Hasan’a Mektuplar” adını taşıyan ve birbirinin devamı olan yirmi iki şiirinden meydana gelen eseri (İzmir 1965) Karakoç’un tanınmasında etkili olmuştur. Daha sonra beş şiirden oluşan “Hasan’dan Gelen Mektup”, sekiz şiirden oluşan “Haberler Bülteni”, yedi şiirden oluşan “Vatandaş Türküsü”, beş şiirden oluşan “Masal” Karakoç’un şöhretini sağlamıştır. Köyde doğup büyümesi, memuriyet hayatını burada geçirmesi Karakoç’un köyü ve köylüyü yakından tanımasına vesile olmuş, onların duygu ve düşüncelerini, köy ve köylü gerçeğini şiirlerinde yansıtmaya çalışmış, özellikle “Hasan’a Mektuplar”da elli yıl önceki Anadolu’da köy ve köylü gerçeğini bütün çıplaklığıyla dile getirmiştir. Bu arada Anadolu insanının hastahane ve mahkeme kapılarında karşılaştığı zorlukları, çektiği sıkıntıları, siyasetçilerin vaatlerini yerine getirmeyip vatandaşları aldatmasını insanı derinden sarsan yergi ve öfke duygularıyla dile getirmiştir.

Hemen bütün şiirlerinde âhengi aliterasyon ve asonanslarla sağlayan Karakoç’un şiirlerinde toplumsal bozuklukların dile getirilmesi yanında temiz vicdanları yücelten, çirkinliğe, bayağılığa, hainliğe isyan eden İslâmî/hamâsî bir anlayış ve eda görülür. İnsanın kul olma özelliğine, köküne, geleneklerine ve millet olma ideallerine bağlı samimi bir duyarlılık onun şiirini ören diğer önemli temalardır. Özellikle vatan sevgisi ve aşk temalı şiirleri büyük ilgi görmüş, 100’e yakın şiiri türkü ve şarkı olarak bestelenmiştir. Bunların içinde, “Yâr deyince kalem elden düşüyor / Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor / Lambada titreyen alev üşüyor / Aşk kâğıda yazılmıyor Mihriban” dörtlüğünün de yer aldığı “Mihriban/Aşk” şiiri türkü olarak, “Kör dünyanın göbeğine / Hak yol İslâm yazacağız” gibi şiirleri de marş olarak çok söylenmiştir. Bilhassa üniversite gençliği tarafından ilgi gören ve ezberlenen, siyasal ve toplumsal bozuklukların dile getirildiği şiirlerinden dolayı Karakoç hakkında onlarca dava açılmış, ancak tamamından aklanmıştır. Şiirleri Fedai, Devlet, Töre, Bizim Ocak dergileriyle kendisinin çıkardığı Yeni Ufuk gazetesinde, ayrıca Yeni Düşünce, Yeni Hafta ve Gündüz gazetelerinde yayımlanmıştır. Gündüz ve Yeni Akit gazetelerinde köşe yazarlığı yapmış, Doğuş Edebiyat’ın 20. (Kasım 1983) ve Genç Kardelen’in 9. (1998) sayısı “Abdürrahim Karakoç Özel Sayısı” olarak yayımlanmıştır. Karakoç hakkında biri Ankara Gazi Üniversitesi’nde, diğeri Kafkas Üniversitesi’nde olmak üzere iki yüksek lisans tezi hazırlanmıştır (bk. bibl.).

Eserleri. Şiir: Hasan’a Mektuplar -I- (İzmir 1965), Hasan’a Mektuplar -II- Haberler Bülteni (Ankara 1969), El Kulakta (Ankara 1969), Vur Emri (İstanbul 1975), Kan Yazısı (Ankara 1978), Suları Islatamadım (Ankara 1983), Dosta Doğru (Ankara 1984), Beşinci Mevsim (Ankara 1987), Gökçekimi (Ankara 1991), Akıl Karaya Vurdu (Ankara 2000), Gerdanlık I (Ankara 2000), Gerdanlık II (Ankara 2000), Parmak İzi (Ankara 2002), Yasaklı Rüyalar (Ankara 2005), Gerdanlık III (Ankara 2005), Barış Çağrısı (Ankara 2009), Düşünce Yazıları (deneme) (Ankara 1990), Çobandan Mektuplar (Ankara 1996). Karakoç’un bazı şiirleri Mehriban/Goşgular adıyla Türkmence’ye aktarılmıştır (Aşkabat 1996).

MİHRİBAN

Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamıştın, çözülmüyor Mihriban 
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban 

Yar, deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lambada titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban 

Önce naz sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor Mihriban 

Tabiplerde ilaç yoktur yarama
Aşk değince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut çizilmiyor Mihriban 

Boşa bağlanmış bülbül gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne
Şaştım kara bahtım tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban

Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı
Çözemedim çözülmüyor Mihriban   

https://www.youtube.com/watch?v=5n0ECL_HeMg