30 Ağustos Çankaya'da Çay Partisi

Mustafa Kemal Atatürk'ü, onun dehasını ve öngörüsünü anlatmaya kelimeler yetmez.

30 Ağustos Çankaya'da Çay Partisi
30 Ağustos Çankaya'da Çay Partisi
Mustafa Kemal Atatürk'ü, onun dehasını ve öngörüsünü anlatmaya kelimeler yetmez.
Mustafa Kemal Paşa da 17 Ağustos'ta gizlice Ankara'dan ayrıldı. Otomobille Konya üzerinden 20 Ağustos'ta Akşehir'e vardı. Harekatı kamuoyundan saklamak amacıyla 21 Ağustos'ta Çankaya Köşkü'nde bir çay daveti verileceği ajans ve gazetelere bildirildi.
Yunan komutanlarının ve askerlerinin akıllarını başarılı bir şekilde okuyan Mustafa Kemal, politik olarak bölünmüş bu kuvvetleri bozguna uğratmak için büyük bir gizlilik içinde hareket edileceğini söyler.Asker birliklerimizi gündüz saklamayıp, gece de hareket ettirmeyi planlayan Mustafa Kemal, uyarılara rağmen kimsenin sözünü dinlemez ve şunları söyler: “Bütün mesuliyet bana ait, millete karşı ben sorumluyum.”Bütün gücü güneyde topladıktan sonra kimseye bilgi vermeyen Mustafa Kemal’in Ankara’da büyük bir çay partisi vereceği haberi yayılır. Davetliler var, çay partisi var ama Mustafa Kemal ortada yok!Çünkü bu bir cephede oyalama ve dikkati başka yöne çekme hamlesiydi. Çay partisi söylentisini Mustafa Kemal yaymıştı ve böylece düşman kuvvetlerinin rahatlamasını sağlamıştı. Aynı zamanda Anadolu'da kendisine karşı bir isyanın başladığına dair söylentilerin de yayılmasını sağlamıştı.
26 Ağustos Büyük Taaruzun başladığı tarihtir. Plana göre, Yunan kuvvetlerinin merkez yapma niyetindeki Afyon civarının düşürülmesi gerekir; dolayısıyla burası vurulacaktır.Yakup Şevki Paşa buna karşı çıkar ve tarihe geçecek şu sözleri söyler: “Karşımda General Digenis var. Bize saldırdığı takdirde Ankara’ya kadar elini kolunu sallaya sallaya gider. Biz Afyon’a gidelim derken, Digenis Ankara’ya girer.”Atatürk “Girmez paşam” der.Cephede olan Atatürk, Anadolu’nun dış dünya ile bütün telgraf bağlantılarının kesilmesini emreder. Henüz cephede savaş başlamadan önce Mustafa Kemal istihbarat savaşını başlatır.
30 Ağustos Zaferi'nin arkasındaki askeri taktikler bir bir ortaya çıkınca, Kurtuluş'un gerçek tablosu da netleşiyor.
Türkiye'nin, bağımsızlığını kaba askeri güçle değil, zeka ve inançla kazanıldı.Bu nedenledir ki Zafer benim diyenlerindir!O gün bu savaş kazanılmasaydı ne kimsenin övgü ile bahsedeceği bir geçmişi ne de şahsı olmayacaktı.Ezberleri yıkmak için kurguları unutmalı.Sahnede her zaman rol yapanlar alkışlanır unutmayın..!
Prof. Dr. İlhan Lütem'in "Mustafa Kemal Atatürk. 57 Yılın Öyküsü" adlı kitabında yer verdiğine göre, 31 Ağustos günü muharebe meydanını gezen Başkomutan Mustafa Kemal, o günü, "Sırtların gerisindeki bütün vadiler, bütün dereler, korunan ve örtülü yerler, bırakılmış toplar, otomobiller, sonsuz araç ve gereç ile bu yıkıntılar arasında yığınlar oluşturan ölülerle, toplanıp karargahımıza yollanan esir kafileleri ile gerçekten bir mahşer yerini andırıyordu" diye anlattı. der.
Atatürk, Büyük Taarruz’dan önce Salih Bozok’a 15 gün sonra İzmir’de olacağını söyler. Zafer kazanıldıktan sonra kordonda yürürlerken Atatürk, Salih Bozok’a “Ben sana haber vereli kaç gün oldu?” diye sorar. Salih Bozok ise “14 gün” der. Atatürk buna karşılık olarak şunu der: “Bir gün yanıldık o zaman.”
Akcan Mir
Kaynak :Celal Şengör